burada yayınlanan komik olaylar köyde yaşanmış anılardır. sizinde bildiğiniz anılar varsa bize gönderin . adınızla birlikte yayınlayalım. omerakcair@gmail.com 0 535 2494601







Bir yeni evlilik macerası.

       Rahmetli kahrimanoğun Arifin Çakırın oğlu Osman Çobantürk hep çobanlıkla uğraştığı biçin evlilikte biraz geç kalmış yaşı geçmiş yani evlenme fırsatı bulamamış.Babası Çakır aga bunu fark eder ve ne olursa olsun oğlu Osmanı evlendirmeye kara verir,tabiki bunu başarır kızı buldu Osmanıda evlendirdi düğün bitti.Artık tek sorun gerdek gecesi acaba ne olur,çobanlıktan fırsat bulup topluma girme fırsatı bulamayan osman acaba bu işi  başarabilirmi,o gece herkes ayakta bir korku bir telaş sonuç beklenir,epeyce bekledikten sonra Osman odanın kapısını açar ve kilere beri gelmeye başlar,herkes ona doğru bakmaya başlıyor,Osman  bir an durduktan sonra ilk söylediği lafı şu,(babasına doğru bakarak) baba madem evlenmek habu kadar güzeldırda beni şimdiye kadar niye evlendirmedin.

BİR KADEM HİKAYESİ



Bir gün Kadem çarşıda gezerken bir gazete muhabibri onu görür ve şöyle der ulan Kadem kocaman adam oldun evlenmek yok askerlik yapmak yok deli falanda değilsin neden böyle yapıyorsun,biz delimiydikte askerlik yaptık.Kadem hemen cavap veriyor sağa ne,A.....una koduğumun uşağı gazeteci beklediği cevabı alınca şöyle der Kadem hiç değilse askerliğini yapta yapanlar enayı yerine girmesin,Kadem cevap veriyor tamama iki ay sonra askere gidiyorum,ve ertesi günü internette yokarıki gazete manşeti oluşuyor.
Posted by Picasa

  Ömer AKÇAİR

1-Ahmet aganın vurmasina benzeyi..2-Niye olmasın Ayşe....

      Olay-1:
      Komarcının Neşat aga bir gece eşi Ayşe abula ile evde oturuyor,komşuları topal mustafanın ahmet aga evlerine çok yakın olduğu için gece veya gündüz her zaman evlerine gider kapıyı çalar oturur.
 Biraz garip olduğu için ona  yemek verirler yardım ederler vs....
     O akşam rahmetli Ahmet aga yine her zamanki gibi gelir kapıya vurur, Neşatın karısı Ayşe abula sesi duyar duymaz  kapıyı açmak için ayağa kalkar ve şöyle der.... Ahmet aganın vurmasina benzeyi açayım kapıyı..
      Bu lafı duyan  Neşat aga eşinin bu lafına şöyle cevap verir....
   
    -Kari kırk sene oldi evleneli benim vurmamı  hiç  tanımadın  ama ahmet aganın vurmasini hemen tanidin.....!



           Hatıra: Ömer AKÇAİR.


   Olay-2:
 Rahmetli topal Mutafanın Ahmet aga her zaman olduğu gibi yine neşat aganın evine gider beraber yemek yerken Neşat aga konuşuyor.....,yahu ben bu cuma günü namazı çahtoz camisinde kıldım,hocanın vaazını dinledim,karı ile kocanın aynı hamamda bereber yıkanabilir namahrem değildir dedi,karısı Ayşe abula  Neşat aganın lafını keserek hemen cevap  veriyor yahu hiç oyle şey olurmi,bu arada konuşmaları dinleyen rahmetli Ahmet aga dönüyor Ayşe abulanın tarafına aynen şöyle diyor.... niye olmasın Ayşe ne kadar güzel  sen dök ben yıkanayım ben dökeyim sen yıkan.


         Olayı anlatan:Ayşe abula yani olayın kahramanı,bunları yazma dedi ama ben çok güldüm sizinlede paylaşmak istedim.Rahmetli Ahmet agaya allahtan rahmet diliyor,hoş görüşüne sığınarak bu olayı anlattığım için Ayşe abulaya ve Neşat agaya burdan selamlarımı gönderiyorum.


                        Hatıra:Ömer AKÇAİR

Yaptım ama yapmasam daha iyiydi.... !


      Rahmetli Karabacak imamın Temel ve kürt İbrahimin Musa aga,üç ayrılmaz arkadaşlar her sabah erkenden kalkıp Abloğun Ahmetin kahvesine gider sabahtan gece yarısına kadar kağıt oyunu oynarlardı,sonunda yüklü çay parası için kavga eder ,parayı ödedikden sonra herkes evine giderdi...
 her gün böyle devam.
      Bu üç kafadar arasında geçen bir olayı kahveci rahmetli Abloğun Ahmet aga şöyle anlatıyor....
      Bir sabah Karabacakla Temel aga kahveye gelir ancak her zaman en erken gelen Musa aga yok...  Kağıtları hazırlarlar ve beklemeye başlarlar ancak Musa aga yine yok artık,bu olay olarda kuşku yaratır ve aralarında mırıldanmaya başlarlar bu arada bir baktılar ki Musa aga çekmiş kaçak sigarasını soluk soluğa ; bitmiş bir vaziyette kaplumbağa gibi çok yavaş bir şekilde sendeleye sendeleye zorla yürüyerek geliyor.Karabacak ,Musa agayı böyle bitkin bir vaziyette  görünce ona şöyle  sesleniyor....

     ---yahu Musa efendi niye geç kaldın korkuttun bizi yoksa bu akşam bişe yaptında alttami kaldın.
     ---Hışırı çıkmış rahmetli musa aga hiç düşünmeden aynen şu cevabı veriyor


    --- uşaklar bu akşam bişe yaptım..., ama  yapmasam daha iyiydi......


      Şu anda hayatta olmayan bu olayın üç kahramanı ve olayı anlatan ahmet agaya allahtan rahmet diliyoruz.

       Hatıra:Ömer AKÇAİR

İş bankasında facia

               Rahmetli Memişin Hafızın Mehmet ve Rahmetli Osman Akçair(babam)1970 li yıllarda Trabzon İşbankasında hizmetli olarak çalışıyorlar.Müdür ikisine diyorki her sabah kalorifer kazanına kömür dolacak bu işi bir sabah Mehmet bir sabah Osman yapacak kış çıkıncaya kadar devam edecek,babamla Mehmet amca sinir olurlar bu işe çok kızıyorlar,tabiki müdür konuşmaya devam ediyor,bu iş karşılığında size her çalışdığınız gün için onbeşer lira para vereceğim.Mehmet aga ve babam bu para olayını duyunca yelkenleri suya indiriyorlar,çok seviniyorlar,artık iş ne olursa olsun her ikiside bu paranın peşinde,her ikiside hummalı bir şekilde bu işi severek yapmaya başlıyor....
                                   Bundan sonrasını babam şöyle anlatıyor.Oğlum sıra bende iken bir sabah erkenden gittim bankaya kömür doldurmaya baktımki içerden sesler geliyor,gider bakarımki Mehmet benden önce gitti fırına kömür dolduruyor,ben bir kızdımki,dedim ona ki ula Mehmet sıra bendedir bu yaptığın oldimi,ola e oğlum teşki demez olaydım,kaldırır ukari elindeki küreğu benim omuz başlarıma doğru bir kürek vurmazmı,Piziğine koduğum öldürecekti beni,yanımda bir çöp kutusu vardı benda onu aldım kodum oni kafasına,ondan sonra kömür deposunda girdık birbirimize,sabah erken olduğu için bizi ayıracak kimsede yok oralarda,tam bir saat orda birbirimizle boğuştuk,gün açtı memurlar gelmiye başladı kavga seslerini duyan koştu geldi oraya,şikayet ettiler bizi,Müdür çağırdı ikimizi yanına,öyle bir kömür karası oldukki müdür hangimiz Mehmet hangimiz Osman bizi tanıyamadı.Bize biraz bağırdı çağırdı sonra birgün izin verdi gidin temizleninde gelin dedi.
Ama sonra bize kızdığı için kömür işini verdi bekçiye ondan sonra ikimizde o işten para kazanamadık.                       Hep  Mehmetin yüzünden oldi bu işler.


Şuanda hayatta olmayan
Rahmetli babamı ve Mehmet amcayı buradan rahmetle anıyor,her ikisininde mekanı cennet olsun diyorum.

Hatıra: Ömer Akçair

Yumurtalar değil kolum kırıldi

                     Rahmetli Memişin hafız bir pazartesi günü çarşıya gidecek,eşi Fadime abulaya dediki git evin altarafında tavukların folina ne kadar yumurta varsa hepsini getir çarşıya getirip satacağım onları aman dikkat et düşürüp kırma onları.(Memişin hafız çok sinirli birisi olduğu için herkes ondan korkardı)
Fadime abula korkarak gitti yumurtaları almaya Memişin hafız elbiselerini giyiyor,o anda dışarıdan bir düşme gürültüsü geliyor ardından Fadime abula eyvah diye bir ses çıkarıyor,memişin hafız koşuyor pencereden kari ne oldu yumurtalarmı kırıldı diyor.Fadime abula aynen şöyle cevap veriyor.
   Hacı ayağım kaydı düştüm ama korkma yumurtalara bişe olmadi sadece kolum kırıldi.


Şuanda hayatta olmayan her ikisinide buradan rahmetle anıyorum.

Hatıra: Mevlüde Çağlar

Seninle daha bahsine girmem

Gardiyan Muhammet Öztürk köyde Mollahmetin Mehmetin Helime Aygüne her gördüğü yerde takılır,Helim seninle bahsine girelim der ama hep Muhammet kazanır.
Bunlardan birisi aynen şöyle Muhammet Vakfıkebirde çay ocağında oturuyor cebinden çıkardığı sigara paketinden bir sigara yaktı,paketi yanında oturan Nacağın Mustafanın cebine hiç çaktırmadan koydu,karşısında oturan Helim Muhammetten bir sigara ister Muhammet ona sigaram yok der,ancak paketi Muhammette gördü çok emin bir şekilde Muhammete eğer cebinde paket varsa bana üç paket sigara alacakmısın eğer yoksa ben alacağım der Muhammet kabul der Helim Muhammetin her tarafını bakar fakat bulamaz buişe hiç anlam veremez çünkü paketi Muhammette görmüştü.
Helim bahsi kaybeder ve Muhammete üç paket alır fakat bu olayı hiç unutmaz.

Aradan birkaç gün geçer,bir öğleyin vakti güneşli bir havada Muhammet kahvenin önünde oturuyor Helimde bir yerden damlıyor,Muhammet Helimi görünce ona şöyle der Helim seninle bir bahsine girelim kazanırsan sana üç paket sigara alacağım eğer kaybedsen sen alacaksın der.Ve soruyu sorar Helim-şuan gecemidir gündüzmi- Helim biraz düşündükten sonra kafayı kaldırıp etrafa bir göz atar ve Muhammete şöyle  cevap verir.

           Muhammet şuan güdüzdür güneş vuruyor ama ben seninle bahsine girmeyeceğim.

              Anlatan:(gardiyan) Muhammet ÖZTÜRK

Bir kalandar akşamı macerası

Bizim köyde eskiden kalandar akşamları evlere çanta atarlardı,o zamanlarda köyde elektrik olmadığı için gece köyde gezmeler ay ışığında olurdu,ve çok eğlenceli olduğu için çanta atanlar daha sonralarda o akşam yaşadıklarını kahvelerde anlatıp kendi aralarında gülerlerdi.şimdik bunlardan gerçek yaşanmış birisini anlatacağım.

Bir kalandar akşamı Fesat Musanın Muhammetin evine bir grup kişi çanta attı.O akşamı Rahmetli Muhammet şöyle anlatıyor.Muhammet evlerine çanta atılacağını bildiği için gündüz lahanaları haşlayıp at bokundan gerçek sarmayı aratmayacak şekilde bir tencere sarma yaptı ve evine çanta atanlara o sarmalardan verdi.
Muhammet kapıdan dinliyor, herkes yemeye başladı ve konuşmalar şöyle:
-Ömerin Ahmetin Osman :yahu uşaklar bu sarmaların lahanası iyi pişti ama içinin yarması biraz çiğ
gibi .-Çavuşun Hüseyin :sangi sarmalar biraz mayhoş gibi biraz acılık var onda.O anda sesini tanımadığım bir kişi daha şöyle diyor ,uşaklar konuşmayında yeyin ya hiç bir şey vermeseydi dahamı iyi olacaktı zade çok açıkmıştım der ve sarmaları yer bitirirler .

Sarma yerine at boku yediklerini bir gün sonra anlarlar.

            Anlatan:Ömer AKÇAİR

Senda ordaydın

Rahmetli hacının Ali Kaba Düzcede vefat etti .... allah rahmet eylesin babamın ve amcamın iş bankasından çok yakın arkadaşı idi.Ölümünden birkaç ay sonra düzceye gittim düzcede kirazlı köyü kahvesinde oturuyoruz,hacının Alinin oğlu Ahmeti gördüm baş sağlığı diledim ve konuşuyoruz ben duymadım duysaydım gelirdim nasıl cenazesi kalabaılk oldumu dedim, Ahmet cevap vermeden yanımızda oturan amcamın Osman Akçair aynen şöyle dedi ....
Ömer çok kalabalık oldu,rahmetli biraz uşkurcuydu şey yaptıkları hep ordaydı ondan dolayı cenazesi çok kalabalık oldu dedi, (bu laflar peşpeşe geliyor) Ahmet hemen cevap veriyor

       Osman sende ordaydın babam senidemi şey yaptı.


                                                               Hacının Aliyi-Babamı ve Amcamı buradan birkez daha saygıyle anıp üçünede allahtan rahmet diliyorum...
                                                     
                                        Anlatan:Ömer AKÇAİR

Suleyman hağu eğındeki nedır

Deregözünde düğün var.... Davul zurna çalıyor herkes horon oynuyor arasıra mermiler atılıyor....
Rahmetli Hurmacoğun Süleyman aga horonun ortasında elinde bir değnek bağırıp çağırıyor ,sağa sola gidiyor horonu kumanda ediyor,o anda Süleyman aganın belinde bir tabance var... tabancanın demiri biraz uzun olduğu için pantolonun ön kısmını biraz yukarıya doğru kaldırmış bayağı dikkat çekiyor,dışarıdan fark ediliyor.Hanifenin Hava abula bunu görünce ,şöyle diyor

       Süleyman hağu eğındeki nedır süleyman aga cevap veriyor.... e  Hava sen yenimi gördun oni o doğduğumdan beri ordadır.


     Anlatan:  Ahmet DEMİR

Ulan kuşçi



Bir gün vakfıkebirde Gardiyan Muhammetle gezerken çavuşun Hüseyine rastladık,Gardiyan ona merhaba Hüseyin abi nasılsın der Hüseyin abide sinirlenip Muhammmeti bir azarlar ve kovar .Bu olay benim tuhafıma gitti sana merhaba abi nasılsın soruluyor sen kızıyorsun ve adamı kovuyorsun bu olaya ben anlam veremedim.Aradan bir zaman geçti Hüseyin abiyi gördüm ona olayı anlattım .

neden kızdığını sordum.Hüseyin abi şu cevabı verdi .Muhammet beni bir yerde gördüğü zaman eğer benimle bir çıkar işi varsa bana Hüseyin abi der, eğer bir çıkar işi yoksa nerede olursa olsun

Naber ulan kuşçi diya bağırır.


Muhammet: ÖZTÜRK

Ben dayıma benzerim

  Ben Trabzonda KTÜ nün horon ekibin çalıştırıyorum, her cumartesi ve pazar günleri sabah saat dokuzda kalkıp elimde bir kemençe devamlı arabama binip üniversiteye gidiyorum.

Böyle her cumartesi ve pazar elimde kemençeyle devamlı gidip gelmem, bizim evin karşısında bir süper marketin sahibi olan emekli öğretmenin dikkatını çekti,bu emekli öğretmen Akçaabatlı.Ancak merhabamız vardır onunla iyi tanışmıyoruz.Bir gün oradan geçerken kapıya kadar geldi ve bana seslendi...

Çok kibarca özür dilerim hocam kemençeyle her cumartesi pazar nereye gidiyorsunu,bende anlattım horon ekibi çalıştırıyorumda ondan dedim.Yahu hocam ben kemençeyi çok severim bana biraz kemençe çalarmısın dedi, (bende kemençe çalmayı hiç bilmem çalışmalara getiriyorum ama başkasına çaldırıyorum).Ama ona çalarım dedim,içeride bürosu var oturduk orda açtım kemençeyi hocanın gözleri faltaşı gibi parlıyor ben kemençeyi akort ederken o da bir çay döktü,ben başladım çalmaya hocanın suratı bir asıldıki kemençeyi çok iyi tanıyan birisi yutması mümkün değil,çok kibar bir insan bana bırak diyemiyor,yapamadı bir çayda bana döktü ben çaydan bir furt alayım derken o hemen kemençenin yayını kaptı sarmaya başladı teşekkür ederim hocam dedi ama neler çektiği yüzünden belli oluyordu...

Neyse ben aldım kemençeyi gittim,ama ona kemençe çalamadığımı söylemedim.Bir hafta sonra elimde kemençe tekrar oradan geçiyorum hoca kapıdan bakıyor,hocam bir hava daha atayımmı sana dedim hoca hemen cevap verdi şimdi olmaz sırası değildir dedi,ardından bende ona aynen şunu söyledim ben dayıma benzedim çok iyi kemençe çalarım dedim.hoca biraz durduktan ,sonra hocam sana birşey diyebilirmiyim dedi, buyur hocam dedim senin benzediğin dayın sağmıdır evet deyince o kibar hoca aynen şöyle dedi


       ........Hocam kusura bakma ama senin benzediğin o dayının dıburuna koyayım.

HİKAYE: ÖMER AKÇAİR

Ben niye duymadım

Rahmetli Hacı Arifin Osman çok hastaydı, sıkıntılı yürüyemez bir haldeydi... torunları onu tekerlekli sandalye ile her gün gezdirirdi....
Osman amca Bir gün sabahtan kalktı eşi Fadime teyzeme anlatıyor, E Fadime bu akşam çok zorlandım hiç uyuyamadım, Fadime teyzemde ona aynen şöyle der.

 ...E..Osman oki uyumadın ben bağırmanı niye duymadım ...?

---Rahmetli Osman Amcadan aynen şu cevap gelir...

---E... kari ben sana hastayımda uyumadım dedim ... eküze geldim demedimki...!!!


                                              Hatıra:Havva ÖZTÜRK

Ahmet aga uslanır

Meyremin Şevket ve kardeşi Meyremin Ahmet köyde Velioğullarıyle bir kavga yaptılar sonuçta Ahmet aga ve Şevket aga cezaevine düştüler....

Ceza evinde Ahmet aga hergün Şevkete yahu sen sebep oldunda düştük buraya biraz rahat dursan ne olurdi şimdik burda olmazduk der dururmuş Şevkette hiç sesini çıkarmaz yere bakarmış...

 ,Şevket sesini çıkarmayınca Ahmet aga korktuğunu zannederek bundan güç alır ve ona daha çok kızar ve bağırırmış...Bir iki...bir iki derken Şevket aga iyice dolmuş.....günler böyle geçerken yine bir sabah kahvaltısında Ahmet aga aynı şekilde Şevket agaya yüksek sesle  bağıracak gibi olmuştuki......O anda çok dolmuş olan  Şevket aga ayağa kalkıp abisi Ahmet aganın suratına var gücüyle bir osmanlı şamarı geçirir ve sessiz sedasız yerine oturur.....Ahmet agada sessiz sedasız bir şekilde düştüğü yerden ayağa kalkarak kırılan dişlerini toplar ve kanayan ağızını yıkamak için lavaboya gider ağzını iyice yıkadıktan sonra sessiz sedasız yerine oturur ve uzun biraradan sonra güzel bir kahvaltı yaparlar.Böylece Şevket aga bu işi kökten çözmüş olur.
                                       
                             Ahmet aga tamamen uslanır ağzı var dili yok  hele gelir...
       
                                                 Anlatan:Abdurrahman GEL

Hüseyin acaba becerebilirmiyim

Köyde Çıngıllı İsmail diye bilinen Eyübün İsmail Sağlam, eşi vefat ettikten sonra evlenmek istediğini söylermiş...
Çıngılli köyde çok sevilen birisi olduğu için köylüler bu konu hakkında ona takılır ve hep birlikte gülerlerdi....
İsmail amca bir gün Arap Hüseyini (demir) görür ve ona şöyle der....
Hüseyin evlenmek istiyrım ama yaşum biraz geçmiş acaba becerebilimiyım .... Bu soruya Hüseyin aynen şöyle cevap verir

İsmail aga ben senle hiç yatmadımki nereden bileyim...!



    Hatıra: Ömer AKÇAİR

Koçlar

Rahmetli Osman Acam ve ikizi Mehmet Amca Düzcedeyken namaza beraber gider gelirlerdi... güzel anlaşırlardı ama bazende olmaz bir yerden tartışırlardı dayımda onlara koçlar derdi .

Bir akşam namazı çıkışı Celal abinin kahvesinin önüdeyim Abdurrahman dayım çabuk çabuk geldi yüzü gergin..... dayı ne oldu diye sordum ... Celil sorma dedi bizim
   
koçlar namaz çıkışı caminin avlusunda kapıştılar boynuzlarindan cirnaflar (ateşler) çikayi korktum kaçtım dedi :))))


                                 Gönderen: Ali Rıza GEL (belçika)

Bisiklet


Rahmetli kabura Hüseyin Kaba orta okulda hademe olarak işe başlamış ve zamanla bisikletle okula gitmenin daha ekonomik olduğunu düşünerek bir bisiklet almış . düşe kalka bisiklete binmeyi öğrenmiş ama bu düşme kalkmaları mahallenin çocukları görür rahmetliye gülermiş.....
Gelzaman git zaman derken Hüseyin aga okula bisikletiyle gidip gelmeye başlamış ama mahallenin çocuklari Hüseyin agayi okul dönüşü bekler --- aa aaaaa bakın bakın Hüseyin aga gene düşecek düşecek der onu panikletip düşürürlermiş ...
Bunu duyan büyükler Hüseyin agayı kahvede görüp sormuşlar.....Hüseyin aga bisikletten düşüp duruyormuşsun deyip gülmüşler, rahmetliden şöyle bir yanıt gelmiş yahu bisikleti oğrendum oğrenmesineda uşaklar baa baktimi nazar edeyiler duramayirum bisikletin ustunde

Gönderen:Ali Rıza GEL  (belçika) 

Kuyruklu-Koç

     Olay-1:
 Bizim oralarda lakap takmak meşhur... Hep lakapla çağırıldığı için insanların asıl isimleri unutuluyor.... Almanın karısı Fadime abulanın lakabıda kuyruklu idi..... Bir gün Alamanın karısı Amcamlara geldi ben çıktım kapıya dediki kızım ayşeyi çağır bağa... bende kapıdan yengeme çağırdım ... Yengeeeee yengeeee kuyruklu seni çağırıy... o sırada bide arkami döndüm baktım kadın ters ters bakıyor..... Bana dediki
      
             kızım kabahat sende değıl kabahat hau lakabi bağa takanda ...







       Olay-2:
Yine günlerden bir gün Rahmetli Osman amca bize gelmişdi o zamanda ablam açmıştı kapıyı Osman amcaya dediki buyur koç amca, rahmetli osman amca bu lafa gülümseyince o zamanda ismini değilde lakabını söylediğini fark ettik bizde çok güldük.....
        Osman amcaya buradan allahtan rahmet diliyoruz.





Gönderen:Şengül SAĞLAM - Belçika

Atla Mahmut

Baya bir zaman önceydi Katip amcamın oğlu Müjdat 8 - 9 yaşlarındaydı evin üst tarafinda rahmetli yengemle ot biçiyoruz Müjdat ta yanımızda... yukardan aşağıya doğruda Mehmet Alinin çocukları geliyor arkalarından da Rasim amca bunlar dürtecekler ya Rasim amcayı müjdatı kandırıyolar sana bir kilo gofret alacağız Rasime atla Mahmut dersen....
Tabi çocuk bu hemen kabul etiyor Rasim amca gelince Müjdat atla Mahmut deyip kaçıyor Rasim amcada oğlum atladım neneni git bak tuttumu dedi .yengemde aferim rasim aga dedi....

Rasim aga yengemin orda olduğunu görünce yengeme şöyle dedi       kızım sen ustune alma.....

                 İkisininde mekanı cennet olsun



                              Gönderen:Şengül SAĞLAM - Belçika

Musa aga hesap kaç lira


   Eski muhtarlardan rahmetli fesat Musanın kaldırım yaylasında bir kahvesi ve kahvenin yanında birde küçük bakkalı vardı...
Musa aga hasım sahibi olduğu için kahvenin duvarlarını bir metre kalınlıkta yapmış,kahvenin içine girildikten sonra bir hol vardı oradan devam edilip dolaşarak bakkala ulaşılırdı.bakkaldan alışveriş yapmak isteyenler,bakkalın küçük ve dar bir penceresi vardı oraya gelip alışveriş yaparlardı.musa aga içerde müşteri dışarda fakat birbirlerini tam görmezlerdi duvarın kalınlığı bir metre civarıyda olduğu için...
Müşteri gelir dışarıdan Musa aga bakkala gel diye seslenirdi,Musa aga içeriden bakkala geçer,müşteri alacaklarını dışarıda pencereden içeriye doğru sıralamaya başlar..
Bir paket sigara-bir kibrit-bir paket bisküvit-bir çeyrek ekmek-bir incir kurusu-yüz gram helva..gibi bol şeyler alırdıki hesap süresi uzun olsun diye ,Musa aga hepsini verir daha birşey varmı diye sorar-müşteri tamam Musa aga hesap et kaç para tuttu der Musa aga bir kağıt kalem alır başlar hesap etmeye bu işlem yaklaşık yedi sekiz dakika sürer .
    Hesap tamam oğlum,şu kadar para tuttu derdi, fakat müşteri bu yedi sekiz dakikada çoktan köyün yolunu tutar ordan tamamen uzaklaşırdı ,rahmetli Musa aga ogün akşama kadar söğer dururdu.

           Hikaye:Ömer AKÇAİR

Müslimanmısınız

YIL 1972.

O zaman Deregözü İlkokulunda okuyoruz. Öğretmenimiz Mehmet Öztürk ( Postun Arifin Hasanın Mehmet.) Mehmet öğretmen okulda disiplini sağlamak için olacak ki hiç gülmez, daima sert durur, genelde birimizin yaptığı hatayı sınıfın tamamından sorumlu tutarak o meşhur sıra dayağını atardı...

İkinci sınıfta okuyoruz. Öğretmen bir gün öğrencinin birine

“ Müslüman mısın?” diye sordu. “ Müslüman’ım eğretmenim” cevabından sonra okkalı bir tokatı yedi. Çocuk ağlamaya başladı. Başka bir öğrenciye de aynı soruyu sordu. Öğrenci de müslümanım deyince oda Osmanlı tokatını yedi. Bir diğeri bir diğeri derken sınıfta tokatı yiyen de yemeyende ağlamaya başladı. Sınıf sıraya tutulmuş tokatı yiyen yere yıkılıyor, artık ağlama yerini bağrışmaya bırakmıştır.
Sıra, şimdi rahmetle andığımız Gülsümün Alinin Hüseyin’e geldi. Hüseyin baktı ki müslümanım diyen tokatı yiyor. O da “ hayır değilim” dedi.
Hüseyin sınıf tekrarı yaptığı için bizden biraz daha büyüktü. Birinci tokatı yiyince sarsıldı düşmedi, ama o ikinci tokatı da yedi. Değilim diyene iki tokat attı.

Neymiş efendim,
O arada birimiz “müslümanım Elhamdülillah” dedi. Meğer öğretmenin aradığı cevap oymuş. Kalan birkaç kişiyi de dayaktan kurtarmış oldu.

Hatıra: Mustafa AKÇAİR

Ayşe abula haşimdi işim var daha sora olurmi

.......Bizim köyde insanlar birbiriyle konuşuken,öyle laflar söylerlerki bilmiyen birisi dinlemiş olsa kavga ediyorlar sanır...
     Örneğin,birbirlerine söverler,ancak bunların hepsi bir laf olarak kalır,hiç bir art niyyet olmadığından dolayı hiç dikkat çekmez,unutulur giderler.

                     İşte bunlardan yaşanmış bir olay..

Abloğun Mehmetin karısı Ayşe abula yoldan geçen komşusuyle sesli bir şekilde konuşuyor

bir ara Ayşe abula komşusuna kızarak şöyle der....

Yahu dün yaylaya giderken bağa niye duyulmadın belki bende gelırdım senlan E , s..ksin seni alaman  olsunmi  .......der.
Tabiki hemen kapı komşuları olan Mehmet alamanın bu lafları duyacağını hiç farketmezler.
Ama Alaman konuşulanları duymuştur....
O an Alaman Mehmetten bir ses duyulur alçaktan ...

Ayşe abula haşimdi işim vardır daha sonra olurmu.

Merhum Mehmet alamana allahtan rahmet diliyorum.
Ayşe abulaya burdan selamlarımı yolluyorum.

hatıra:Ömer AKÇAİR

Kaşıntı

Rahmetli kırıkçı Rasim agayı çevrede herkes tanır yanından geçerken bayan olsun erkek olsun çok dikkatlı olunacak eğer birisi öksürürse bunu da rasim aga duyarsa kaşınıyisın der söğmeye başlardı....

Günlerden bir gün .Lazga Alinin karısı Meyrem abula ve şamburuğun Temelin karısı Ayşe ikisi birlikte Rahmetli rasimin evinin yanından geçiyorlar.Rasim aga evin önünde fasülye ayıklıyor.Meyrem abula rasim aganın duyacağı şekilde hafifçe bir öksürüyor ve ardından, sesli bir şekilde suçu yanındakine atmak için şöyle der Rasim aga habu Ayşe kaşınıyi der.
Rasim agada kafayı kaldırır onlara doğru bakar ve biraz durduktan sonra sinirli bir şekilde cevap verir....................

                                             Meryem kızım ... Ayşe deyilde sangi sen kaşınıyısın....

                                            Anlatan: Mevlüde ÇAĞLAR

Kağaman buldunmi siğıri

Veloğun Gülüzarın Karaman memleketdeyken çok kumar oynardı.Annesi rahmetli Gülizar abula bu olayı hiç bilmezdi....


Okulların açılacağına yakın bir pazartesi günü Gülizar abula oğlu Karamana bir siğır veriyor...

Git oğlum bunu sat çocuklara okul kıyafetleri al diye... Karaman siğırı getirir çarşıya satar parayı alır gider ogün hepsini kumara verir, gelir köye annesine, annecığım sığırı getirdim pazara çaldırdım onu çok aradım bulamadım der ...


Rahmetli Gülizar abla başlar söğmeye beddua etmeye,Karamanda annesine,anneciğim ben onu çalanı mutlaka bulacağım sen merak etme der,Gülüzar abla da bu yalana kanar ve hergün sorar,tabiki aynı cevabı alır....bulamadım ama peşini biramayacağım anne sen merak etma..... der . Tabiki bugüne kadar hiç bulamamıştırya.

Bu olayı köyde herkes duyar ve alay konusu olur. Karaman birgün kahvenin yanına gelir Hurmacının Yaşar onu görür,(yaşarı biliyorsunuz biraz zor konuşur) ve onunla dalga geçmek ister.
Konuşmalar şöyle..........

Yaşar :------- Kağaman buldunmi siğırı.

Karaman:---- Buldum yaşar buldum.

Yaşar :------- Nerede buldun oni kağaman.

Karaman:---- (yaşarın annesini kastederek) Hanifenin havanın altında buldum oni yaşar .

Yaşar : ----- (biraz durduktan sonra annesine söğüldüğünü fark edince)E. Kağaman koyayım aburağın   a...mına . der.

                        Anlatan:Ahmet DEMİR

Elalem ontane ya sen

  Veloğun Yusufun Mehmet (zelzel mehmet). Bi kış günü abekaya gider. mağazidan bi çuval yaprak alır gelir.


  Abloğun Ahmetin eski kahvesinin ordan aşağa inerken ayağı kayar ve düşer.

   Bu sırada kahvenin kapısında  oturan babası  rahmetli yusuf aga ve kahveci Abloğun Ahmet ona gülerler.

Sinirlenen Mehmet  yerden kalkar geri döner ve babasına şöyle der....

    S..keyim sakalıni  elalem on tane yaptı sağlam sen bitane yaptın oda sakat bida utanmadan güleyisin.
     (not::mehmet babasının tek erkek çocuğu olduğu için babasına söğerken bunu aklına getiriyor)

gönderen: Gökhan ÖZTÜRK 

Çok üzilıyırım

Merhum Arifin Osmanın Hanımı, Mevlütün kızı Fadime abula gelini Hava ya sık sık beni beni doktora getir der durur...

Gelini Havada alır kaynanasını getirir doktora...

Dotor sorar teyze neyin vardır anlat bakalım...

Aşırı şekilde şişman olan Fadime teyzem başlar anlatmaya doktor bey çok zamandır iştahım kesildi yemek yiyemiyrım,çok üziliyrım ne yapmam lazim...?

doktor şişman olan teyzemi gözleriyle iyice bir süzdükten sonra aynen şöyle der...

Teyze sen bu halinle  altı ay hiç bir şey  yemeden idare edersin  üzülmene gerek yok......................


     Anlatan:Havva ÖZTÜRK

Mehmet hağurda bişe yıkayiler

Günlerden bir gün karabacağın mehmet abinin yani teyzemin evinin yanında  bir düğün vardır...
karabacağın mehmet abi evde bulunan herkesi düğüne yolladı düğünü çok seven hanımını yani benim teyzemi yollamıyor...
teyzem gitmek için ne dediyse olmadı...


düğün evlerine çök yakın olduğu için horon oynanıyor davul zurna sesleri evden duyuluyor horonu çok seven teyzem yerinde duramıyor... horon oynanıyor aşağı alacaklar komutlar geliyor yıkıl yıkıl diye ...
tam o sırada teyzemin dayanacak gücü kalmadı etrafa bir bakındı...
      tam osırada kocasına şöyle diyor.


E... Mehmet hağurda bişe yıkayıler bakayım nedırda geleyim...

gönderen: şengül SAĞLAM (belçika)

Seni dükkanda arayayım

 Karabacağın mehmet  yani teyzemin kocasının bir gün evinin telefonu bozulmuş  telefonu bozulmuş...

mehmet abi biraz uğraştıkdan sonra telefnun çalıştığını fark etmiş...

  ama yinede denemek lazım dedi .o sırada yanında bulunan eşi yani benim teyzeme şöyle diyor,
...Fadime sen burda dur ben ineyim aşağıyada oradan arıyayım evin telefonunuda bakalım çalışıyormu.ve telefon etmek için iniyor aşağıya.


Buraya kadar her şey normal gelebilir size ,normal olmayan ise o anda Mehmet amcanın cebindeki   telefonla aramayı düşünememesi...




                                             gönderen: şengül SAĞLAM (belçika)

Eyvah kari nerede

Olay-1:
Allah selamet versin Yarma Ahmet in ikinci muhtarılğı döneminde idi,Ahmet abi çok azda olsa hanımı Emine abula ile birlikte bir pazartesi günü çarşıya gitti alacaklarını aldı herşey hazırladı geldi köye, gitti abloğun Ahmetin kahvesinde
oyun oynuyor.Arkadan bir haber geliyor ahmet abiye,hanımınız Emine abula seni çarşıda bekliyor ,ahmet abi eyvah eyvah unuttum onu çarşıda diyerek yerinden fırlıyor.Sonuçda Emine abula bir jeep tutup köye geliyor.
     Nerede
Olay-2:
Ahmet abi kızı Arzu yu evlendiriyor,düğün oldu bitti sıra geldi fotoğraf çektirmeye,Ahmet abinin külfeti kalabalıktır hepsi geldi bir araya, gelinle damat aralarında,fotoğrafçı dikkat diyor, Ahmet abi o arada etrafına bir göz atarak yanındakilere soruyor yahu bizim Arzu nerede.
    Olay-3:
 obizi tanımaz
3-Ahmet abi kızların açık saçık giyinmelerine çok karşı,böyle giyineni görünce Ahmet abi çok fena kızar.Kızının düğünü vardır ahmet abinin kızları düğün kıyafeti giyecek korkuyorlar babalarından.Kızlar buna çözüm bulurlar ,babamız düğüne gelecek bizi kimse tanıtmasın ona o bizi bu kıyafetlerle tanımaz.
             
Olay-4:
Ahmet abinin istanbulda inşaatı vardır.Kendisi işi verir işçilere özel arabasını alır gider,epeyce gittikten sonra aklına gelir yahu inşaata kum çakıl gelecek,özel arabamı bıraktım yolun ağzında anahtar bende,kamyon oraya giremez döneyimde arabayı çekeyim bir kenara der ve geri döner,gelir inşaatın yanına ve zaten arabasını alıp gittiğini fark eder.

Ahmet abiye ve eşi Emine ablaya burdan saygı ve sevgilerimi yolluyorum.

                                                  Hatıra:Ömer AKÇAİR