Çok eskilerden topal mustafaın Hasan-Ahmet-Mehmet kardeşler İstanbula çalışmaya giderler,o zamanlarda ulaşım zor olduğu için gidip gelmeler yotu,kurbetçiler çok uzun zaman kalıp iş bitince kesin dönüş yaparlardı.bu üç kardeş kurbette yaklaşık 2 yıl kaldıktan
Hava siğirlari sağdınmı bu sabah eyi süt verdilermi
Bir gün siğırları aldım bizim ağanın yeri dediğimiz bir ormanımız ve otlağımız vardı oraya getirdim,bu orman hacı hüseyinin oğlu rahmetli Hasan aganın evine ve bahçeine tam sınır,ben çok alışık olmaddığım için vurdum kaval çalmaya inekleri unuttun ,aradan bir haylı zaman geçti baktım inekler yok aradım hasan aganın mısır tarlasının içinde büyük bir yeri mahvettiler yediler bitirdiler,zarar oldukça büyük,ben korkup inekleri aldım eve getirdim,hiç çaktırmadım annem oğlum erken geldin ama sığırlar iyi doydu der ve onları ahıra bağlar.Sabah kadar bir şey yok ben yan odada yatıyorum annem ahırdan çıktı ev işlerini yapıyor o sırada kapıdan bir ses duyuyorum hava mevlidin kızi evdemisin annem kapıya çıkar rahmetli Hasan aga kızgın bir şekilde lafa önceden şöyle başladı Hava siğırlarınızı sağdınızmı eyi süt verdimi der.Bu anımı hiç unutmam.Rahmetli Hasan aga çok mukallit ve zeki bir insandı.
Bu dünyada ne iyi insanlar vardır.
Merhum imamın bekir günün birinde istanbula oğlu Hüseyine gidecek,Hüseyin aga babasına daha önceden ısmarladığı yayığınıda alıp otobüse biner ve istanbula gider,istanbulun eski garajı topkapıda iner ve yanında bulunan camadanını sırtına alıp oğluna getirdiği yayığıda camadanın üzerine koyup istanbulun bir sokağına doğru gider.Onu gören bir uyanık yaşlı olan bekir aganın yanına gelerek -vay amcacığım sana bu yaşta bu ağır yükleri taşıtan kişi hiçmi utanmıyor yazık vallahi ver amca yayığı ben taşıyayım der-rahmetli bekir aga e senden allahım razı olsun oğlum seni buraya meleklermi yolladı der ve yayığı verir ona,bekir aga yaşlı yavaşca yürüyor yayığı alan melek hızlıca gider ve kayıplara karışır,bekir aga allah razı olsun benden çabuk gidip yayığı oğluma verdi diye düşünür,ancak oğlunun evine gidince dolandırıldığını anlayınca şöyle der yine ondan allah razı olsun ben ona camadanımıda verdim o kabul etmedi,ya alsaydı herşeyim bütün paramda onda idi.
Ver parayı yesinler içsinler.
Eski mutarlardan yarma Ahmetin muhtarlık döneminde bir cuma günü Muhtar Ahmet cami yanında bulunan çeşmenin üzerine çıktı ve köyün bazı işleri için herkes bir miktar para vermesi için konuşma yapıyor,rahmetli veloğun Arif aga orada muhtarı dinliyor ,muhtar lafı bitirir bitirmez Arif aga yüksek bir sesle hehehe ver oğa parayı luglug aşağa luglug ukari yesın içsınler.
Hatıra:Osman Akçair
Kademden bir hatıra daha
Köyde Margel Fadime diye bilinen rahmetli Fadime abula istanbulda vefat etti köye getirdiler cenaze çok kalabalık oldu havalarda çok güzeldi,Fadime abula aynı zamanda merhum kademin aneannesidir.Cenaze namazı kılınacak harkes kıbleye doğruldu hiç ses yok,hoca yüksek sesle ellahuekber der,hemen ardından kadem avazı çıktığı kadar çok yüksek bir sesle ula atma koyayım neneğın a....ına diye bağırır.
Namaz kılarken ona taş vuran kişi bile şaşırdı bu işe.
Çocuklar siz çalışın ben geliyorum.
Arifin Osmanın Abdul köyde olduğu zamanlarda hiç bir iş yapmaz eğer bir iş varsa onu bir şekilde ayarlar hiç birşey yapmadan oracıktan kaytarır.Yukarıdaki fotoğrafı internette gördüm hemen bir mesaj attım teyzeoğlu hayırdır çay kesmeyi bilmezsin ama helal olsun bahçeye geldinya.Hemen ertesi günü Abdulun oğlu Gökhandan bana bir cevap geldi Ömer abi babam çay bahçesine geldiği çok nadir bir zamanda çektik bu fotoğrafı ancak yaklaşık ikibucuk dakika sonra telefonu çaldığını duyduk babamın yine işi çıktı ve buradan kaytardı dedi.Yalnız telefonu kendisimi çaldırdı ,şüphelendik ama çok usta bir şekilde yaptı bu işi.
Ben akıllı değilimki.
1960 lı yıllarda deregözü köyü ilk okulunda beşinci sınıfta öğrenciyiz her cumartesi öğleden sonra öğretmenler sınıfları temizletmek üzere öğrencilerden bir kaçını çağırırdı,yine bir cumartesi öğleden sonra sınıflar temizlenecek öğretmen öğrencilere bir göz attı en önde bulunan pişiloğun Mehmetin kızı Havva (Aydın) Barakı gördü ve ona şöyle dedi Havva ve birkaç akıllı gelsinde sınıfları temizlesin Hava bu işi çok sevmediği için ağzından aynen şöyle bir laf çıktı,hocam ben akıllı değilimki.
Doktor bey daha ne kaldı.
Rahmetli Mehmet alaman ciğerlerinden rahatsız bir gün eşi Fadime abula doktora getirdi onu,doktor muayene etikden sonra Mehmet agaya şöyle diyor sigara içmeyeceksin,yağlı tuzlu yemeyeceksin ,hamsi balık yemeyeceksin et yemeyeceksin doktor sıralamaya devam ederken Rahmetli Mehmet alamandan alçaktan bir ses gelir, daha ne kaldı bokmu yiyeceğim.
Doktor bey bu şekilde daha iyi görüyorum
Rasimin Alinin eşi Emine abulayı bir gün gelini Mevlüde gözlerinden dolayı doktora getirdi,göz doktoru Emine abulayı koltuğa oturttu gözlerine boş bir çerçeve taktı ve ilk denemeyi yapmak için merçekli camları taktı,Emine abula göremiyorum der,doktor ikinci camları takar Emine abula yine net göremiyorum der,doktor üçüncu kez camları değiştirir Emine abula yine iyi göremiyorum der,doktor dördüncü kez camları değiştirmek üzere tüm camları çıkartır Emine abulanın gözünde camsız sadece çerçeveler vardır,doktor camları eline alır daha takmadan Emine abuladan bir ses gelir,doktor bey teşekkür ederim en iyi şimdi görüyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)