burada yayınlanan komik olaylar köyde yaşanmış anılardır. sizinde bildiğiniz anılar varsa bize gönderin . adınızla birlikte yayınlayalım. omerakcair@gmail.com 0 535 2494601







Seninle daha bahsine girmem

Gardiyan Muhammet Öztürk köyde Mollahmetin Mehmetin Helime Aygüne her gördüğü yerde takılır,Helim seninle bahsine girelim der ama hep Muhammet kazanır.
Bunlardan birisi aynen şöyle Muhammet Vakfıkebirde çay ocağında oturuyor cebinden çıkardığı sigara paketinden bir sigara yaktı,paketi yanında oturan Nacağın Mustafanın cebine hiç çaktırmadan koydu,karşısında oturan Helim Muhammetten bir sigara ister Muhammet ona sigaram yok der,ancak paketi Muhammette gördü çok emin bir şekilde Muhammete eğer cebinde paket varsa bana üç paket sigara alacakmısın eğer yoksa ben alacağım der Muhammet kabul der Helim Muhammetin her tarafını bakar fakat bulamaz buişe hiç anlam veremez çünkü paketi Muhammette görmüştü.
Helim bahsi kaybeder ve Muhammete üç paket alır fakat bu olayı hiç unutmaz.

Aradan birkaç gün geçer,bir öğleyin vakti güneşli bir havada Muhammet kahvenin önünde oturuyor Helimde bir yerden damlıyor,Muhammet Helimi görünce ona şöyle der Helim seninle bir bahsine girelim kazanırsan sana üç paket sigara alacağım eğer kaybedsen sen alacaksın der.Ve soruyu sorar Helim-şuan gecemidir gündüzmi- Helim biraz düşündükten sonra kafayı kaldırıp etrafa bir göz atar ve Muhammete şöyle  cevap verir.

           Muhammet şuan güdüzdür güneş vuruyor ama ben seninle bahsine girmeyeceğim.

              Anlatan:(gardiyan) Muhammet ÖZTÜRK

Bir kalandar akşamı macerası

Bizim köyde eskiden kalandar akşamları evlere çanta atarlardı,o zamanlarda köyde elektrik olmadığı için gece köyde gezmeler ay ışığında olurdu,ve çok eğlenceli olduğu için çanta atanlar daha sonralarda o akşam yaşadıklarını kahvelerde anlatıp kendi aralarında gülerlerdi.şimdik bunlardan gerçek yaşanmış birisini anlatacağım.

Bir kalandar akşamı Fesat Musanın Muhammetin evine bir grup kişi çanta attı.O akşamı Rahmetli Muhammet şöyle anlatıyor.Muhammet evlerine çanta atılacağını bildiği için gündüz lahanaları haşlayıp at bokundan gerçek sarmayı aratmayacak şekilde bir tencere sarma yaptı ve evine çanta atanlara o sarmalardan verdi.
Muhammet kapıdan dinliyor, herkes yemeye başladı ve konuşmalar şöyle:
-Ömerin Ahmetin Osman :yahu uşaklar bu sarmaların lahanası iyi pişti ama içinin yarması biraz çiğ
gibi .-Çavuşun Hüseyin :sangi sarmalar biraz mayhoş gibi biraz acılık var onda.O anda sesini tanımadığım bir kişi daha şöyle diyor ,uşaklar konuşmayında yeyin ya hiç bir şey vermeseydi dahamı iyi olacaktı zade çok açıkmıştım der ve sarmaları yer bitirirler .

Sarma yerine at boku yediklerini bir gün sonra anlarlar.

            Anlatan:Ömer AKÇAİR

Senda ordaydın

Rahmetli hacının Ali Kaba Düzcede vefat etti .... allah rahmet eylesin babamın ve amcamın iş bankasından çok yakın arkadaşı idi.Ölümünden birkaç ay sonra düzceye gittim düzcede kirazlı köyü kahvesinde oturuyoruz,hacının Alinin oğlu Ahmeti gördüm baş sağlığı diledim ve konuşuyoruz ben duymadım duysaydım gelirdim nasıl cenazesi kalabaılk oldumu dedim, Ahmet cevap vermeden yanımızda oturan amcamın Osman Akçair aynen şöyle dedi ....
Ömer çok kalabalık oldu,rahmetli biraz uşkurcuydu şey yaptıkları hep ordaydı ondan dolayı cenazesi çok kalabalık oldu dedi, (bu laflar peşpeşe geliyor) Ahmet hemen cevap veriyor

       Osman sende ordaydın babam senidemi şey yaptı.


                                                               Hacının Aliyi-Babamı ve Amcamı buradan birkez daha saygıyle anıp üçünede allahtan rahmet diliyorum...
                                                     
                                        Anlatan:Ömer AKÇAİR

Suleyman hağu eğındeki nedır

Deregözünde düğün var.... Davul zurna çalıyor herkes horon oynuyor arasıra mermiler atılıyor....
Rahmetli Hurmacoğun Süleyman aga horonun ortasında elinde bir değnek bağırıp çağırıyor ,sağa sola gidiyor horonu kumanda ediyor,o anda Süleyman aganın belinde bir tabance var... tabancanın demiri biraz uzun olduğu için pantolonun ön kısmını biraz yukarıya doğru kaldırmış bayağı dikkat çekiyor,dışarıdan fark ediliyor.Hanifenin Hava abula bunu görünce ,şöyle diyor

       Süleyman hağu eğındeki nedır süleyman aga cevap veriyor.... e  Hava sen yenimi gördun oni o doğduğumdan beri ordadır.


     Anlatan:  Ahmet DEMİR

Ulan kuşçi



Bir gün vakfıkebirde Gardiyan Muhammetle gezerken çavuşun Hüseyine rastladık,Gardiyan ona merhaba Hüseyin abi nasılsın der Hüseyin abide sinirlenip Muhammmeti bir azarlar ve kovar .Bu olay benim tuhafıma gitti sana merhaba abi nasılsın soruluyor sen kızıyorsun ve adamı kovuyorsun bu olaya ben anlam veremedim.Aradan bir zaman geçti Hüseyin abiyi gördüm ona olayı anlattım .

neden kızdığını sordum.Hüseyin abi şu cevabı verdi .Muhammet beni bir yerde gördüğü zaman eğer benimle bir çıkar işi varsa bana Hüseyin abi der, eğer bir çıkar işi yoksa nerede olursa olsun

Naber ulan kuşçi diya bağırır.


Muhammet: ÖZTÜRK

Ben dayıma benzerim

  Ben Trabzonda KTÜ nün horon ekibin çalıştırıyorum, her cumartesi ve pazar günleri sabah saat dokuzda kalkıp elimde bir kemençe devamlı arabama binip üniversiteye gidiyorum.

Böyle her cumartesi ve pazar elimde kemençeyle devamlı gidip gelmem, bizim evin karşısında bir süper marketin sahibi olan emekli öğretmenin dikkatını çekti,bu emekli öğretmen Akçaabatlı.Ancak merhabamız vardır onunla iyi tanışmıyoruz.Bir gün oradan geçerken kapıya kadar geldi ve bana seslendi...

Çok kibarca özür dilerim hocam kemençeyle her cumartesi pazar nereye gidiyorsunu,bende anlattım horon ekibi çalıştırıyorumda ondan dedim.Yahu hocam ben kemençeyi çok severim bana biraz kemençe çalarmısın dedi, (bende kemençe çalmayı hiç bilmem çalışmalara getiriyorum ama başkasına çaldırıyorum).Ama ona çalarım dedim,içeride bürosu var oturduk orda açtım kemençeyi hocanın gözleri faltaşı gibi parlıyor ben kemençeyi akort ederken o da bir çay döktü,ben başladım çalmaya hocanın suratı bir asıldıki kemençeyi çok iyi tanıyan birisi yutması mümkün değil,çok kibar bir insan bana bırak diyemiyor,yapamadı bir çayda bana döktü ben çaydan bir furt alayım derken o hemen kemençenin yayını kaptı sarmaya başladı teşekkür ederim hocam dedi ama neler çektiği yüzünden belli oluyordu...

Neyse ben aldım kemençeyi gittim,ama ona kemençe çalamadığımı söylemedim.Bir hafta sonra elimde kemençe tekrar oradan geçiyorum hoca kapıdan bakıyor,hocam bir hava daha atayımmı sana dedim hoca hemen cevap verdi şimdi olmaz sırası değildir dedi,ardından bende ona aynen şunu söyledim ben dayıma benzedim çok iyi kemençe çalarım dedim.hoca biraz durduktan ,sonra hocam sana birşey diyebilirmiyim dedi, buyur hocam dedim senin benzediğin dayın sağmıdır evet deyince o kibar hoca aynen şöyle dedi


       ........Hocam kusura bakma ama senin benzediğin o dayının dıburuna koyayım.

HİKAYE: ÖMER AKÇAİR